12 Eylül 2017 Salı

İtirazın İptali Davası ve İlgili Yargıtay Kararları...

İtirazın İptali Davası

1. Genel Olarak

İtirazın iptali davası, alacaklının elinde İcra İflas Kanunu (İİK) m. 68 ve 68-a’da belirtilen belgelerin olmaması halinde açılır. Alacaklı bu belgelere sahipse yine bu davayı açabilir ancak bu belgelere sahip değilse itirazı giderebilmek için itirazın iptali davası açmak zorundadır. Buna göre elinde İİK. m. 68’deki belirtilen özelliklere sahip bir belge bulunduran alacaklı, dilerse itirazın iptali davası veya dilerse itirazın kaldırılması yoluna başvurabilecektir. Bu seçim hakkını mahkemede itirazın iptali davası açmak suretiyle kullanan alacaklı, icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını talep edemez. Fakat önce icra mahkemesine başvuran alacaklı bu yolu bırakarak itirazın mahkemede iptalini talep edebilir. Çünkü kanunda bunun aksini öngören bir hüküm bulunmamaktadır.


İtirazın iptali davası belgeye bağlı olmayan veya belgeye bağlı olmaklar beraber likid olmayan alacaklarda açılabilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesinde aranan belgelere sahip olmasına rağmen, itirazın kesin kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak istemeyen alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren (1 yıl içinde) doğrudan doğruya genel mahkemeye başvurmak suretiyle, itirazın iptali davası açabilir. 

Diğer yandan, itirazın kaldırılmasını tetkik merciinden isteyen ve fakat bu istemi reddedilen alacaklı artık İİK. m. 67 maddesi uyarınca itirazın iptalini ve inkar tazminatına hükmolunmasını isteyemez. Ancak genel hükümler dairesinde alacak davası açabilir. 

Usul Hukuku’nda dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. Dava şartları üç grup olup bunlar; dava şartları(yargı hakkı, yargı yolu, görev), taraflara ilişkin dava şartları (davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekâlet ehliyeti ve geçerli vekâletname) ve dava konusuna ilişkin dava şartlarıdır (kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar). Bu genel dava şartları itirazın iptali davası içinde geçerlidir. İtirazın iptali davasının açılabilmesi için bunlardan başka özel dava şartlarının da bulunması gerekmektedir. Bu dava şartlarından birinin bulunmaması halinde açılan itirazın iptali davası usulden reddedilmelidir. Özel dava şartları:

Elinde m. 68-68/a’daki belgelerin var olması ve dolayısıyla alacaklı ister itirazın iptali yoluna ister itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir. Seçim hakkını itirazın iptali davası yolundan kullandıktan sonra artık itirazın kaldırılması yoluna başvurulamaz. Ancak önce itirazın kaldırılması yoluna başvurduktan sonra itiazın kaldırılması yolunu bırakıp genel mahkemelerde itirazın iptali yoluna başvurulabilir.

2. İtirazın İptali Davasının Açılması

Bu dava müddeabihi (dava konusu) takibe konu olmuş olan ve ardından borçlunun bu takibe itiraz etmiş olduğu alacağı konu eden normal bir alacak (eda) davasıdır.Yani dava normal bir hukuk davası gibi açılır.

Eğer alacaklı olarak icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteniyorsa bunu dilekçe de ayrıca belirtmek gerekir. Buna göre İİK m.67 hükmü doğrutltusunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir. 

İtirazın iptali davası için yetkili mahkemeyi Hukuk Muhakeme Kanunu (HMK) göre belirlenmesi gerekir.

Her dava kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür. Davalının ikametgahı belli değilse davaya Türkiye’de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır. Davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme davacının ikametgahı veya eşlerin davadan evvel son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

İtirazın İptali davasında görevli mahkeme HMK hükümlerine göre belirlenir. İtirazın İptali davası belirli bir süreye tabi bu süre de ödeme emrine itiraz edildiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Eğer bir yıl içinde itirazın iptali davası açılmazsa başlatmış olan ilamsız takip düşer. Ayrıca icra inkar tazminatı da isteyebilmek için bir yıllık süre içerisinde davanın açılması gerekir. Bir yılı geçirdikten sonra alacak için yine açılabilir. Ancak bu sefer mahkemeden alınacak ilam ile eski takibe devam edilmesi istenemez. Alınmış olan ilam yeni bir dava açılabilir. 

3. İtirazın İptali Davasının Sonuçları

3.1. Davanın Reddi

Bu durumda mahkeme ortada mevcut bir alacağın olmadığı sonucuna varır ve itirazın iptali davasının reddine karar verir. Bu ret kararının kesinleşmesi ile de alacaklının yani yazımızda senin başlatmış olduğun icra takibi iptal edilir.Dolayısıyla aynı alacaktan ötürü borçluya karşı yeni bir alacak davası açamazsın.
Bir de şu durum var mahkeme alacaklı olan senin kötüniyetli olarak icra takibinde bulunduğun ve kötüniyetli olarak itirazın iptali davası açtığını kanaat ederse mahkemenin reddettiği alacak miktarının %20′sınden az olmayan bir tazminata mahkum edilebilirsin.

3.2. Davanın Kabulü

Davanın kabulünün icra hukuku bakımından iki önemli sonucu bulunmaktadır. Bunlar;

a- İcra Takibine Devam Edilebilmesi 

Mahkemenin borçlunun dava konusu alacağın borçlusu olmasına karar vermesiyle ve itirazın iptaliyle alacaklı mahkemenin verdiği bu kararı icra dairesine vererek icra takip işlemlerine kaldığı yerden devam eder. Yani haciz istenebilir, bir yıl içinde haciz talebinde bulunulmalıdır (İİK.m78.2).

b- İcra İnkar Tazminatı

İtirazın iptali davası sonunda borçlunun haksız olduğuna karar verilmişse borç miktarının %20′si oranında borçlu aleyhine tazminata hükmedilir. İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için aranan şartlar;

- Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır.
- Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası mevcut olmalıdır.
- Talep olmalıdır.Yani alacaklı itirazın iptali dilekçesinde icra inkar tazminatını açıkça istemiş olmalıdır.
- Borçlunun itirazının haksız olmalı.Yani ödeme emrine itiraz eden borçlunun itirazının haksız olduğuna karar verilmelidir. Burada itirazın haklı-haksız olmasındaki ayrım borçlunun itiraz ettiği alacağın likit olup olmamasına bakılarak yapılır. Alacağın likid olmasından kasıt alacak miktarının muayyen olup-olmamasıdır. 

İtirazın iptali davasının kesin hüküm oluşturması dava sonucunda alacağın esası hakkında karar verildiğinden (itirazın kaldırılması davasından farklı olarak) mahkemenin itirazın iptali ya da itirazın iptalinin reddi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. 

İtirazın iptali davasına ilişkin aşağıdaki Yargıtay kararları incelenebilir.

Av. Ferman Kaya


Yargıtay HGK., E. 2013/1836 K. 2015/1052 T. 18.3.2015

gecikme cezasının asıl alacak olarak yazılması • takip talebinde yapılan maddi hatanın itirazın iptali davasında değerlendirilememesi • itirazın iptali davası • direnme kararı • kötüniyet tazminatı • maddi hata • kooperatif • davanın kabulü • bilirkişi raporuna itiraz • bilirkişi incelemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.10.2011 gün ve 2010/523 E., 2011/464 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04.04.2012 gün ve 2012/273 E., 2012/2629 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının, aidat borçlarını ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek,itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin takip talebinde 18.250,00 TL asıl alacak ve 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istedikleri halde, icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yazıldığı yolundaki itirazlarının, davanın niteliği itibariyle dinlenemeyeceği, bilirkişi raporu ile saptanan 18.320,81 TL'nin de icra dairesine ödendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine dayalı olarak, aidat borcunun işlemiş faiziyle birlikte tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.

Takip dosyasının incelenmesinde; 28.717.50 TL asıl alacak, 70.81 TL faiz olmak üzere toplam 28.788,31 TL'nin tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlatıldığı, itirazda, aylık 1.250,00 TL olmak üzere 14 aylık toplam 17.500,00 TL aidat borcu ve 750,00 TL bakiye şerefiye borcunun kabul ederek, bunun dışında davalının borcunun bulunmadığının belirtildiği ve söz konusu miktarın takip dosyasına ödendiği anlaşılmıştır.

Dava, 10.038,31 TL üzerinden açılmış, harç ta buna göre yatırılmıştır. Davacı vekili tarafından 21.06.2010 tarihinde dosyaya sunulan dilekçe ve ekindeki icra program tablosunda, asıl alacak miktarının 18.250,00 TL, gecikme cezasının 10.476,50 TL olduğu ve yanlışlığın icra programına bağlı olarak maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda, asıl alacak miktarının 18.250,00 TL, işlemiş faiz miktarının 12.301,25 TL olarak belirlendiği de dikkate alınarak mahkemece BK'nun 104/son ve HUMK'nun 74. maddeleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı/alacaklı vekili, borçlunun kooperatifin üyesi olduğunu, üyelik aidatlarını ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibinde belirtilen borcun 18.750,00 TL’sinin kabul edildiği, bakiye 10.038,31 TL’si için itiraz edildiğini, söz konusu bu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu ayrıca ödenmeyen aidat borçları nedeniyle gecikme cezası işlediğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptalini ve takip miktarının % 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı/borçlu vekili, haksız icra takibinin iptali ile davalı yararına kötüniyet tazminatına karar verilmesini savunmuştur.

Yerel mahkemece, taleple bağlı kalınarak 18.250,00 TL asıl alacak 70,81 TL işlemiş faiz toplamı 18.320,81 TL borçlu olan davalının bu borcunu kabul ederek icra dosyasına ödemiş olması nedeniyle takibin devamını gerektirir bir husus bulunmadığını ve davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde, takip taleplerinde aslında 18.250,00 TL asıl alacak 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istediklerini, ancak icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yer aldığı yolundaki itirazları yönünden itirazın iptali davalarının bağımsız bir dava olmayıp icra takibine bağlı ve onun devamı niteliğinde olmasına göre icra dosyasındaki taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın reddine ilişkin kurulan karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü temyize davacı/alacaklı vekili getirmiştir.

Uyuşmazlık, takip talebinde yapılan maddi hatanın itirazın iptali davasında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.

Yasal dayanağını İİK’nun 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.

İtirazın iptali davası açılmasında amaç itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle, itirazın iptali davası bağımsız bir dava olmayıp icra takibine bağlı ve onun devamı niteliğinde bir davadır. Borçlu itirazını kendisine gönderilen ödeme emrindeki taleplere göre yapmak zorunda olup, bu davalarda mahkeme alacaklının icra dosyasındaki talebiyle bağlı kalmak suretiyle borçlunun takibe itirazının yerinde olup olmadığını incelemelidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava dilekçesi içerik ve niteliğinde bulunan icra takip talebinde ve borçluya gönderilen ödeme emrinde 28.717,50 TL asıl alacak 70,81 TL faiz olmak üzere toplam 28.788,31 TL'nin tahsili talep edilmesi nedeniyle ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu ödeme emrinde belirtilen alacak kalemlerinden asıl borç miktarına kısmen itiraz ettiğine göre, ödeme emrinde asıl alacak olarak belirtilen 28.717,50 TL nin maddi hata nedeniyle 10.467,50 TL lik kısmının gecikme cezası yerine asıl alacak olarak yazıldığı gerekçesiyle bu hatanın eldeki itirazın iptali davasında düzeltilerek, alacaklının icra dosyasındaki talebinden bağımsız olarak itirazın yerinde olup olmadığı değerlendirilemeyeceğinden, alacaklı vekilinin maddi hataya ilişkin talebinin kabulü mümkün değildir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında bir kısım üyeler, itirazın iptali davasında genel hükümlere göre yargılama yapılacak olması nedeniyle gerçek alacak miktarının tespiti için davacı alacaklının maddi hata iddiasına değer verilerek yargılama yapıldıktan sonra olayın özelliği de dikkate alınarak davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmeyerek sonuca gidilmesi gerektiğinden bu gerekçe ile yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, bir kısım üyeler ise davacı alacaklının takip talebinde gecikme cezasından bahsetmiş olması nedeni ile talep edilen asıl alacak miktarında gecikme cezasının da var olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme karanının bozulması gerektiğini belirtmiş iseler de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca; davacı-alacaklının takip taleplerinde aslında 18.250,00 TL asıl alacak 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istediği, ancak icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yer aldığı yolundaki itirazlarının itirazın iptali davasında dinlenilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme kararı yukarda açıklanan gerekçelerle yerinde olduğundan onanması gerekir.

Davacı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’nun 429. maddesi uyarınca ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.03.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


Yargıtay 4. HD., E. 2014/14918 K. 2015/12802 T. 11.11.2015

borca itfa sebebiyle itiraz • icra takibine yetki yönünden itiraz • idari para cezasının takibi • davanın kabulü • yetki itirazı • itirazın iptali davası
Davacı T.. M.. vekili Avukat F.. K.. tarafından, davalı T.. A... aleyhine 13/11/2013 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takipten sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce infazda dikkate alınmasına ve asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen 27/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, idari para cezasının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, idari para cezasının kesinleştiğini, borçlunun itirazının yerinde olmadığını belirterek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, aleyhine tahakkuk ettirilen idari para cezasını ödeme emrinin tebliğinden önce ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, takibe konu idari para cezasının kesinleştiği, takipten sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce kararın infazında gözetileceği gerekçesiyle itirazın iptaline, takibin devamına ve asıl alacağın .. oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacı tarafından idari para cezasının tahsili amacıyla davalı aleyhine B..M.. 2012/11947 sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 20/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 25/12/2012 tarihli dilekçesi ile ödeme emrinin tebliğinden önce 14/12/2012 tarihinde borcu ödediğini belirterek icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve ödeme dekontunu itiraz dilekçesine eklediği anlaşılmaktadır. Davalının itiraz dilekçesinin mahiyeti, borcun bulunmadığına ilişkin olmayıp borcun ödendiğine (itfasına) ilişkindir. Nitekim icra memuru tarafından da davalının itirazı bu şekilde değerlendirilmiş, sadece icra takibinin yetki yönünden durdurulmasına karar vermiştir. Şu halde, borçlunun yetki itirazını kabul etmeyen alacaklı yetki itirazının reddini sağlamak için yalnız icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir; mahkemede itirazın iptali davası açamaz.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek itirazın iptali davasının reddi yerine, uyuşmazlığın esası çözümlenerek yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.