16 Kasım 2015 Pazartesi

Cayma Hakkının Kullanılma Şekli ve Uygulamada Cayma Hakkı

Cayma Hakkının Kullanılmasının Şekli

Tüketicinin satın almış olduğu bir şeyde cayma hakkını kullanması, 6502 Sayılı Kanun’da farklı sözleşme tiplerine göre farklı süreler öngörülerek düzenlenmiştir. Genel olarak cayma hakkının kullanılması şeklen bu hakkın kullanıldığına dair bildirimin cayma hakkı süresi içinde yazılı olarak veya kalıcı veri sağlayıcısıyla satıcı veya sağlayıcıya yönlendirilmesi yeterlidir. Satıcı veya sağlayıcı cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Kanun’da yapılan açık düzenlemeler çerçevesinde cayma hakkının kullanıldığının usule uygun olarak satıcıya veya sağlayıcıya yönlendirilmesi yeterlidir. 

İşyeri dışında yapılan sözleşmelerde, tüketici cayma hakkını kullandığını süresi içinde e-posta, telgraf, telefon, iadeli taahhütlü mektup veya faks yoluyla karşı tarafa bildirebilir. Bu durumda cayma hakkının süresi içinde kullanıldığını ispat külfeti tüketici üzerindedir. Cayma hakkının kullanılmasında tüketici, ilgili Yönetmeliğin ekinde yer alan formu kullanabileceği gibi cayma kararını bildiren açık bir beyanda da bulunabilir.

Av. Ferman Kaya

Cayma hakkına ilişkin uygulama örnekleri


Yargıtay 13. Hukuk Dairesi


Tarih: 18.4.2012 Esas: 2012/10801 Karar:2012/15694


Kapıdan Satışlarda Tüketicinin Sözleşmeyi İmzalaması Yanında Kendi El Yazısıyla Tarih ve Bilgilendirme Notu Yazması Sağlanmamışsa Cayma Hakkı 7 Yedi Günlük Süreye Tabi Değildir

Özet: Davacı, kapıdan satışın yasada öngörülen prosedüre uygun yapılmadığı iddiasıyla satışın iptali talebinde bulunmuştur. Kapıdan satışlarda satıcı, sözleşmeyi tüketicinin imzalamasını ve sözleşme tarihi ile “sözleşmenin bir suretini aldım, 7 gün içinde satıştan cayma hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim” ibaresini tüketicinin el yazısı ile yazmasını sağlamak zorundadır. Aksi halde cayma hakkı 7 günlük süreye tabi olmaz. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın cayma hakkının 7 günlük süre içinde kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.

- 4077 sayılı TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN m. 8, 9
- KAPIDAN SATIŞLARA İLİŞKİN UYGULAMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK m. 11, 6

Taraflar arasındaki tüketiciyi koruma kanunundan kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, 22.08.2011 tarihinde kapıdan satış sözleşmesiyle “......... Okul” adı altında hizmet satın aldığını, sözleşmede tüketicinin el yazısı ile yazması gereken ad, soyad, imza ve tarihin el yazısı ile yazılmadığını, ilgili yönetmelik gereğince satıcının, sözleşmenin bir nüshasının elden aldım ve yedi gün içerisinde satıştan vazgeçme hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim ibaresinin tüketicinin kendi el yazısı ile yazmasını sağlamak zorunda olduğunu ileri sürerek satışın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece, cayma hakkının 7 günlük sürede kullanılmadığı gerekçesiyle talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. ve 9. maddelerine dayalı olarak çıkarılan “Kapıdan Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında” yönetmeliğin 6. maddesine göre satıcı veya sağlayıcı, sözleşmeyi tüketicinin imzalamasını ve sözleşme tarihi ile sözleşmenin bir nüshasını elden aldım ve yedi gün içinde satıştan vazgeçme hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim ibaresini tüketicinin el yazısı ile yazmasını sağlamak zorundadır. Keza yönetmeliğin 11. maddesine göre; bu hükümlere aykırı uygulamalarda bulunması halinde, tüketici cayma hakkını kullanmak için yedi günlük süreyle bağlı değildir. Somut olayda, davacı sözleşmedeki tarih kısmını kendi el yazısı ile yazmadığını beyan etmesi karşısında, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmayarak, doğrudan yedi günlük süreye uyulmadığından bahisle davanın red edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 18.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.


13. Hukuk Dairesi 2014/16251 E. , 2014/40860 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/592-2014/46

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, "bedava tatil kazandınız" açıklamasıyla cep telefonlarının kullanımının yasak olduğu bir konferans salonuna alınarak yoğun olarak devre mülk sözleşmesinin imzalanması baskısı sonucunda davalı ile 3.08. 2013 tarihinde Y. T.P. hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi imzaladığını, daha sonra sözleşme maddelerini incelediğinde kendisine tatil hakkı değil sadece hizmetlerden yüzde 40 indirim hakkıverildiğini farkederek sözleşmenin iptali amacıyla davalıya başvurduğunu davalı tarafından kanuna aykırı şekilde % 25 cezai şart ödemesi gerektiği açıklamasıyla karşılaştığını yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, davalı ile haricen adi yazılı şekilde hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi düzenlendiğini, mülkiyet devir vaadi içeren sözleşmenin resmi şekilde tapu sicil muhafızları veya memurları yanında noterde yapılması gerektiğini resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olan 3.08 .2013 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin tesbitinin gerektiğini , 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 6/b maddesinde devre tatil sözleşmelerinin düzenlendiğini,cayma hakkının kullanım süresinin hizmetin verildiği tarihte başlayacağını, bu tarihe kadar sözleşmenin askıda olduğunu belirttiğini, imzalamış olduğu sözleşmenin iptali gerektiğini ve davalı tarafa toplam tutarı 14.600 TL olan 60 adet senet verdiğini bu senetler nedeniyle haksız icra tehdidi altında bulunduğunu ileri sürerek, resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmenin iptaline, belirttiği senetlerin iptaline, ödediği 500 TL.nin 3.8.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı K. Otel İşl. Turizm İnş. Tic. Aş. tarafından temyiz edilmiştir.

1-6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. 
Somut olayda kısa kararda belirtilmediği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında dava dilekçesi ile talep edilen 500,00TL nin davalılardan tahsiline karar verilmiş olmakla kısa kararla hüküm arasında açık çelişki yaratılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bu durum hükmün bozulmasını gerektirir.

2-Bozma nedenine göre davalı K.Otel İşl. Turizm İnş. Tic. Aş.nin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı K. Otel İşl. Turizm İnş. Tic. Aş.yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

13. Hukuk Dairesi 2014/11809 E. , 2014/37825 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/2668-2013/1304

Taraflar arasındaki tüketiciyi koruma kanunundan kaynaklanan davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, Kuşadasında bulunan devre tatil tesislerinde, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulanarak 05.06.2005 tarihinde 99 yıllığına 7.500TL bedelle “C.. P.. Devre Tatil Sözleşmesi” adı altında devre tatil sözleşmesi imzalandığını, tatilhakkını kullanmadığını, tanıtım sırasında tatil hakkı kullanmadığı sürede aidat alınmayacağının söylenmesine rağmen daha sonra kendisinden aidat istenildiğini, bu durumun güvenini sarstığını, 01.04.2013 tarihinde caydığına dair ihtarname gönderdiğini, bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödediği sözleşme bedelinin faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını, süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının kendisine psikolojik baskı yapıldığını ve sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini ispatlayamadığı, tarafların sözleşmeyi benimsemiş kabul edilmesi gerektiği, sözleşmenin imzalandığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasındaki yaklaşık 7 yıllık sürede sözleşmenin askıda olduğundan söz edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, tesadüfen Kuşadasında bulunduğu esnada, Kuşadasında bulunan devre tatil tesislerinde, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 05.06.2005 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış; davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur.
Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin, .. ada .., .. parsel üzerinde bitmiş, .. parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. Dairemize ulaşan dava konusu tesise ait benzer dosyalara ibraz edilen Kuşadası Belediyesi'nin yazısına göre, .. ada .. parsele 25.09.2002 tarihli 189 sayılı yapı kullanma izin belgesi düzenlendiği ancak 166(eski 146) ve .. parsellere yapı kullanma izin belgesi düzenlenmediği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davacının yapı kullanma izni bulunmayan, dolayısıyla kullanıma hazır olmayan, sözleşme şartlarını taşımayan tesiste tatil hakkını kullanma ve sözleşmeyi ayakta tutma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı değerlendirmeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

13. Hukuk Dairesi 2014/7251 E. , 2014/33403 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/86-2013/1536

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve tahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 17.08.2004 tarihinde 99 yıllığına devre tatil sözleşmesi imzalandığını, kendisine cayma bildirim belgesi verilmediğini, tatil hakkını kullanma imkanının kalmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, yapı kullanma izni olmadığını, bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu, ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödediği sözleşme bedelinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının tesisi görerek sozleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, cayma hakkının süresinde kullanılmadığı, uzun süre sonra fesih hakkının kullanılmasının iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacağı,tatil hakkını da kullandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 12.10.1997 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanma imkanın kalmadığını, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil Sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. 
Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin, 125 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. Dava konusu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen Kuşadası Belediyesinin 4.10.2007 tarihli yazısında; Prestij clup adı altında işletilen alana ait taşınmaza 1999 yılında, 2126,68 metrekare apart konut, cafeterya ve idari bina için 2001 yılında 720 metrekarelik otel için ve 2004 yılında ise 3321,18 metrekarelik apart için ruhsat verildiğini, bu bölümlerden 720 metrekarelik kısmına yapı kullanma izin belgesi verildiğini bildirmiştir. O halde mahkemece, sözleşmeye konu devre tatil alanı için yapı kullanma izninin bulunup bulunmadığı, kullanıma hazır olup olmadığı, tesisin sözleşme şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları gerektiğinde Belediye ve ilgili kurumlardan ayrıntılı şekilde sorulup araştırıp, davacının yapı kullanma izninin bulunmadığı tesiste tatil hakkını kullanma ve sözleşmeyi ayakta tutma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

13. Hukuk Dairesi 2014/373 E. , 2014/12790 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2012/2088-2013/887

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, akraba ziyareti yaptığı sırada davalı şirketlerin elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulanması sonucunda 29.05.2011 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzalandığını ve 5.500.00 TL ödediğini, tatil hakkını kullanabileceği dönemin açık ve net olarak belirlenmediğini, tesisin doluluğunun öngörülmezliği nedeniyle tatil planı yapmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini ve süresinde sözleşmeyi fesh ettiğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile yapılan ödemenin iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı U.. T...A. Şirketi, sözleşmede imzasının bulunmadığı ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı İl T LTD. Şirketi, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını, tatil döneminde belirsizlik olmadığını ve davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. 
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, sözleşmenin 9.A.2. Maddesine göre, davacının cayma süresi geçtikten sonra sözleşmeyi feshetmesi nedeni ile sözleşme bedelinden %25 kesinti yapılarak bakiyesinin iadesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı İ.. T..l LTD. Şirketinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafından imzalan sözleşmede sağlayıcı olarak U.. T..l Turizm A. Şirketi ve yetkili satıcı İdeal T..D. Şirketi yazılı olup sözleşmede İdeal T..LTD. Şirketinin kaşesi ve yetkilisinin imzası mevcuttur. Davalı U..T..A. Şirketinin sözleşmede imzası bulunmamaktadır. Bu davalı sözleşmenin tarafı olmadığını belirterek husumet itirazına bulunmuştur. Dava konusu sözleşme İ..T..LTD. Şirketi tarafından imzalandığına ve bu şirketin diğer davalının acentası olduğuna dair dosyada delil mevcut olmadığına göre davalı U.. T..l A. Şirketi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. O halde, mahkemece, davalı U.. T..l A. Şirketi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını ve süresinde sözleşmeyi fesih ihbarnamesi gönderdiğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı İdeal T.. LTD. Şirketi ise kapıdan satış yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını ve cayma hakkını süresinde kullanmadığını savunmuştur. Mahkemece, sözleşmenin tesiste imzalandığı, kapıdan satış hükmünde olmadığı, davacının iradesinin sakatlanmadığı, davacının sözleşmeyi benimsediği, sözleşmenin geçerli olduğu ve sözleşmenin 9.A.2 maddesine göre fesih edileceği, sözleşme bedelinin %25'nin kesilmesi gerektiği ve davacının ancak sözleşme bedelinin %75'ni talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup davacının, akraba ziyaretine gittiği yerde, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için de gitmediği halde, yapılan tanıtımlar üzerine hazırlıksız bulunduğu bir sırada imzalamış olduğu sözleşmenin, kapıdan satış şeklinde yapıldığının kabulü gerekir. Bu tip satışlar, tecrübe ve 2014/373-12790 muayene koşullu satışlardan olduğundan cayma hakkı, ancak hizmetin ifasından sonra, başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup bu süre içinde sözleşme askıdadır.

Davacının, sözleşmeye uygun kullanımı bulunmadığına göre bu durumda cayma hakkını kullanma süresi henüz başlamamış olup davacınıncayma hakkını kullanması mümkündür. Açıklanan nedenle sözleşmenin 9.A.2. maddesinin uygulanması imkanı yoktur. Hal böyle iken; mahkemece, sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı İdeal ..LTD. Şirketinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı U.. E..t T.. A. Şirketi yararına, 3.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 257,48 TL kalan harcın İdeal T... Ltd. Şti.'den alınmasına, 24,30 TL harcın U.... E.. T..ti.'ne iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kaynak: https://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/yeniTasarim/index.jsp


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder