7 Aralık 2015 Pazartesi

Borcun Taksitle Ödenmesinin İcra İflas Kanunu Çerçevesinde İncelenmesi

İcra Takibi Başlamış Borcun Taksitle Ödenmesi

Hakkında icra takibi kesinleşmiş olan borçlu borcunu taksitle ödemek isteyebilir. Taksitle ödeme İcra İflas Kanununun 111'inci maddesinde düzenlenmiştir. 

Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur (İİK m. 111/1).

Şu kadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır (İİK m. 111/2).

Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar (Ek fıkra: 9/11/1988 - 3494/13 md.; Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/26 md.), (İİK m. 111/3).

Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder (Değişik fıkra: 9/11/1988 - 3494/13 md.), (İİK m. 111/4).


Taksitle ödeme hacizden önce ve hacizden sonra taksitle ödeme şeklinde olmak üzere iki şekilde olabilir. Borçlu ve alacaklı hacizden önceki bir dönemde icra dairesine başvurarak icra müdürünün huzurunda borcun taksitle ödeneceği hususunda bir anlaşma yapabilirler. 

Borçlu hacizden sonra fakat satış talebinden önce borcunu muntazam şekilde ödemeyi taahhüt edip ve İİK m. 111/I ve II'deki şartlara somut olaya uygunsa alacaklının muvafakatine gerek kalmadan icra takibi kendiliğinden durur, yani icra müdürü, borçlunun hacizli mallarını satamaz.

Hacizden sonra İİK'nın 111'inci maddesinin uygulanabilmesi için;

- Borca yetecek şekilde haciz tatbik edilmiş olmalı, (muhafaza yapılmış olmamasının önemi yok),

- Borçlu yeterli mal haczini takiben borcu dört eşit taksitte ödemeyi taahhüt etmeli, 

- Taksitlerden birini de defaaten ödemelidir.

Bu halde alacaklı yanın rızası aranmaksızın ve bu istek alacaklı yan "satış talep etmeden önce" yapılmış ve gerekleri yerine getirilmiş olmak kaydıyla tüm icra muamelelerini durdurur.

İİK. m.111 gereği taksitlendirilen borç, taahhüt süreci aksatılmadığı müddetçe icra muamelelerini durdurur. İlk taksit ihlalinden itibaren alacaklı icra işlemlerinin devamını isteyebilir. Taksit süresi içinde, satış isteme süreleri de işlemez.


Av. Ferman Kaya


Konuyla ilgili aşağıdaki Yargıtay kararları incelenebilir.

12. Hukuk Dairesi 2014/25078 E. , 2014/31024 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Mersin 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/07/2014
NUMARASI : 2014/334-2014/339

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin borçluya 05.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 17.07.2014 tarihinde İcra Dairesine yaptığı başvurusunda, dosya borcunun hesaplanması talebi ile birlikte borca kafi miktarda haciz yapıldığını, borcu İİK'nun 111. maddesi uyarınca 4 taksit ile ödemeyi talep ettiği, İcra Müdürlüğü'nce borca yeter miktarda menkul haczi bulunmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği, borçlunun İİK'nun 111. maddesi kapsamında borcun taksitle ödenmesi şartlarının oluştuğunu, borcu taksitler halinde ödeyeceklerini belirterek müdürlük işleminin iptaline talep ettiği, Mahkemece takibin kesinleşmediği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 111. maddesinin 1. fıkrasında “Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.” hükmü ile 2. fıkrasında “Şu kadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, örnek 10 ödeme emrinin borçluya 05.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olduğu, borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası ve bu davadan İİK'nun 72/3. maddesi uyarınca verilen ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbirin takibin kesinleşmesine engel olmadığı, takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilen toplam alacağın 26.818,36 TL olduğu, kıymet taktiri yapıldığına ilişkin dosya içerisinde belge bulunmasa da borçlu şirkete ait olan .... plakalı araçların haczedildiği, yine borçlu şirkete ait olan M. ili E.ilçesi A. Köyü .. ada .. parsel sayılı taşınmazın haczedildiği ve bu taşınmaza Erdemli İcra Müdürlüğü'nün 2014/430 T.sayılı dosyasından aldırılan 23.06.2014 tarihli rapor ile 163.700 TL kıymet taktir edildiği anlaşılmaktadır. Borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş olması, borca kafi miktar malın haczedilmiş olması ve borçlunun talebinin de İİK'nun 111/1-2. maddelerine uygun olduğuna göre şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


12. Hukuk Dairesi 2013/4749 E. , 2013/13237 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2012
NUMARASI : 2012/761-2012/1047

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

İİK'nun 83/2. maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre maaş üzerinde birden fazla haciz varsa sıraya konulur. Sırada önce olan haczin kesintisi bitmedikçe, sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
Öte yandan maaş alacağı menkul hükmünde olup, menkul haczine ilişkin hükümler uygulanır ve haciz icra zaptına yazıldığı anda konulmuş olur. Haciz tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK'nun 106. maddesi uyarınca hacze konu olan maaştan kesinti yapılması 1 yıllık sürede istenilmelidir. Aksi halde aynı yasanın 110. maddesi uyarınca haciz kalkar.
İİK'nun taksitle ödeme başlıkla 111. maddesi uyarınca borçlu ile alacaklının borcun taksitle ödenmesi konusunda ve belirtilen yasa maddesindeki şartlara uygun olarak yapacakları sözleşmenin devamı süresince İİK'nun 106. maddesindeki süre işlemez. 

Somut olayda; alacaklı ile borçlu arasında borcun ödenmesi konusunda haricen yapıldığı belirtilen sözleşme, İİK'nun 111. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun bir sözleşme olmadığından, aynı yasanın 106. maddesindeki sürenin işlemesini engellemez.
Bu durumda 1. sırada olan ...Bankası A.Ş. Lehine konulan 06.04.2009 tarihli haciz İİK'nun 106-110 maddeleri uyarınca düşmüştür. Maaş kesintilerinin 2. sırada haciz alacaklısı olan Ramazan Ünver'in alacaklısı olduğu takip dosyasına ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan HMK'nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Hukuk Genel Kurulu 2009/19-133 E. , 2009/159 K.
"İçtihat Metni"

ESAS NO : 2009/19-133 
KARAR NO : 2009/159 

MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2008
NUMARASI : 2008/448-2008/464

Taraflar arasındaki “İtirazın İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4. As.Tic. Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/3/2007 gün ve 2006/533 E. 2007/86 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 25/3/2008 gün ve 2007/9266-2008/2929 sayılı ilamı ile; (…Dava kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, takibin 1.788,99 YTL asıl alacak, 225.78 YTL işlemiş faiz, 11.29 YTL.%5 BSMV olmak üzere toplam 2,026.06 YTL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, toplam alacağın 828.61 YTL. üzerinden ek kart hamili Bircan Kutlugün’ün diğer borçlu asıl kart hamili Ö.. K..ile birlikte müteselsil sorumlu olmasına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasalarda belirlenen oranlarda temerrüt faizi ve bu faizin %5 oranında gider vergisi uygulanmasına, %40 tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir.

5464 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce uyuşmazlığa bakmakla görevli İzmir Tüketici Mahkemesince verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesince tesis edilen ve mahkemece uyulan 10.11.2005 tarihli bozma kararında “davalı borçluların 31.3.2005 tarihinde davanın görüldüğü mahkemeye gönderilmek üzere Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla 4822 sayılı Yasanın geçici 1 maddesi hükmünden yararlanmak istediklerini bildirir dilekçe verdikleri gözetilerek mahkemece yasal sürede usulüne uygun başvuru olduğu kabul edilerek bilirkişiden geçici yasadan yararlanır şekilde yöntemine uygun rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir.

Bozma ilamına uyulmakla araştırma ve incelemenin ne şekilde yapılacağı konusunda davalı taraf lehine usûli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bozma ilamında açıklanan araştırma ve inceleme yöntemi ile ilgili kazanılmış hak olgusu gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN :Davalılar
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre uyuşmazlık somut olayda davalılar lehine usûli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 

4822 sayılı Kanunla 4077 sayılı Kanuna eklenen geçici 1.maddeye göre; “Bu Kanun’un yayımından önce borçlunun temerrüdü nedeniyle ödenmeyerek icra takibi aşamasına gelen veya icra takibine konu edilen kredi kartı borçları, temerrüt tarihindeki anaparaya, yıllık yüzde elliyi geçmemek üzere gecikme faizi uygulanmak suretiyle oniki eşit taksitle ödenir."

Aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kredi kartı borçları nedeniyle gerçekleştirilen her türlü takibin, birinci fıkrada yer alan hükme göre ilk taksidin ödenmesiyle duracağı ve son taksidin ödenmesiyle birlikte tüm sonuçlarıyla ortadan kalkacağı” öngörülmüştür.

Hükmüne uyulan Yüksek 13. Hukuk Dairesi’nin önceki bozma kararında, davalıların anılan yasaya uygun biçimde başvuruda bulundukları kabul edilerek, bilirkişiden davalıların geçici yasadan yararlandırılmak suretiyle yeni bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece anılan bozma kararına uyulmakla, 4822 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde öngörülen biçimde saptanacak şekilde, borcun taksitle ödenmesi konusunda, davalılar yararına usûli kazanılmış hak oluştuğunun kabulü gerekir.
Her ne kadar, yargılama sırasında yürürlüğe giren 5464 sayılı Yasanın geçici 4.maddesiyle kredi kartı hamilinin lehine bir takım hükümler getirilmiş ise de, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalıların yeni yasa hükmünden yararlanmak için başvuruda bulunmadıkları anlaşılmaktadır. Esasen bu hususta bir uyuşmazlık ta bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, 5464 sayılı Yasa’nın geçici 4.maddesinin kendisi lehine uygulanması yönünde hiçbir aşamada bir talebi olmayan davalı kart hamili yönünden, bu kanunun uygulama yeri bulunmadığından, somut olayda usûli kazanılmış hakkın bir istisnasının bulunduğundan da söz edilemeyeceği açıktır.

Nitekim, bu husus benzer bir olay nedeniyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.2006 tarih 2006/13-77 E, 2006/65 K. sayılı kararında da açıkça vurgulanarak, 5464 sayılı Yasanın geçici 4.maddesi uyarınca başvuruda bulunulmadığının saptanması durumunda 4822 sayılı Yasa çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, yukarıdaki açıklamalara aykırı olarak usûli kazanılmış hak ile ilgili değerlendirmelerde yanılgıya düşülüp eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK. nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 6.5.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Kaynak: https://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet?dokumanTurleriString=YARGITAYKARARI,&aranan=borcun%20taksitle%20%C3%B6denmesi&aramaG=sdsorRxP&baslangic=40&son=60&dokumanTuruAdi=YARGITAYKARARI&fromSonucSayfasindan=TRUE&sonucSayfasi=yeniTasarim/aramaSonuc.jsp&sirala=3&mevzuatAdi=null&mevzuatNo=null&mevzuatMadde=null


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder