21 Ağustos 2015 Cuma

Karşılaştırmalı Reklam Yapılıp Yapılamayacağı Hususu ve Uygulama Örnekleri

Karşılaştırmalı Reklam

Karşılaştırmalı reklamlar; bir markanın ürün veya hizmetinin, başka bir markanın ürün veya hizmetinden daha çekici veya daha iyi olduğunu göstermek için yapılan reklamlardır.

Resmi Gazete'nin 10.01.2015 tarih ve 29232 sayılı nüshasında yayımlanan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde (Yönetmelik) karşılşaştırmalı reklam: "Bir mal veya hizmetin tanıtımı esnasında, rakip mal veya hizmetlere ilişkin unsurların doğrudan veya dolaylı olarak kullanıldığı reklamları" şeklinde tanımlanmıştır.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK, 6502 Sayılı Kanun) 61/5 maddesinde "aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal veya hizmetlerin karşılaştırmalı reklamı yapılabileceği" hüküm altına alınmış diğer hususların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Söz konusu madde dayanak alınarak Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği düzenlenmiştir.

Yönetmeliğin 8'inci maddesinde "karşılaştırmalı reklamlar" kenar başlığında karşılaştırmalı reklamlar; 

(1) Karşılaştırmalı reklamlar, ancak;
a) Aldatıcı ve yanıltıcı olmaması,
b) Haksız rekabete yol açmaması,
c) Karşılaştırılan mal veya hizmetlerin aynı nitelikte olması ve aynı istek ya da ihtiyaca cevap vermesi,
ç) Tüketiciye fayda sağlayacak bir hususun karşılaştırılması,
d) Karşılaştırılan mal veya hizmetlerin, fiyatı da dahil, bir ya da daha fazla maddi, esaslı, doğrulanabilir ve tipik özelliğinin objektif olarak karşılaştırılması,
e) Nesnel, ölçülebilir, sayısal verilere dayanan iddiaların; bilimsel test, rapor veya belgelerle ispatlanması,
f) Rakiplerin fikri ve sınai mülkiyet haklarını, ticaret unvanını, işletme adını, diğer ayırt edici işaretlerini, mallarını, hizmetlerini, faaliyetlerini veya diğer özelliklerini kötülememesi veya itibarsızlaştırmaması,
g) Menşei belirtilmiş mal veya hizmete ilişkin karşılaştırmada, mal veya hizmetlerin aynı coğrafi yerden olması,
ğ) Reklam veren ile rakibinin markası, ticaret unvanı, işletme adı veya diğer bir ayırt edici işareti ya da mal veya hizmetleri ile ilgili karışıklığa yol açmaması,
koşullarıyla yapılabilir.
(2) Karşılaştırmalı reklamlarda, rakiplere ait isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadeler ile ticaret unvanı veya işletme adlarına, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hükümlere uygun olması koşuluyla yer verilebilir.
(3) Takviye edici gıdaların karşılaştırmalı reklamı yapılamaz.

şeklinde düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 8'inci maddesinin 2'nci düzenlenmiş olan rakiplere ait isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadeler ile ticaret unvanı veya işletme adlarının karşılaştırmalı reklamlarda kullanılmasına ilişkin düzenlenmenin yürürlüğü bir yıl süreyle (Yönetmeliğin bu düzenlemesi 10.01.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir)  ertelenmiştir. 25 Aralık 2015 tarih ve 29573 Sayılı Resmî Gazete yayımlanan Yönetmelik değişikliğine göre söz konusu maddenin yürürlük tarihi 31.12.2016 tarihine kadar ertelenmiştir. 

Resmi Gazete

Yönetmelik düzenlemesinde yalnızca takviye edici gıdaların karşılaştırmalı reklamının yapılması yasaklanmıştır. Maddede açıkça görüldüğü üzere karşılaştırmalı reklamlar ancak aldatıcı ve yanıltıcı olmaması; haksız rekabete neden olmaması; karşılaştırılan reklamların mal veya hizmetlerin aynı nitelikte olması ve aynı istek ya da ihtiyaca cevap vermesi; tüketiciye fayda sağlayacak bir hususun karşılaştırılması; karşılaştırılan mal veya hizmetin fiyatı da dahil bir veya daha fazla maddi, esaslı, doğrulanabilir ve tipik özelliğinin objektif olarak karşılaştırılması; nesnel ölçülebilir, sayısal verilere dayanan iddiaların belgelerle ispatlanması; rakiplerin fikri haklarını, ticaret unvanını ve diğer özelliklerini kötülememesi; menşei belirtilmiş mal veya hizmete ilişkin karşılaştırmada, mal veya hizmetlerin aynı coğrafi yerden olması; reklam veren ile rakibin markası, ticaret unvanı veya diğer ayırt edici işaretleriyle karışıklığa yol açmaması koşullarıyla yapılabilir.

Yönetmelikteki bu yeni düzenleme çerçevesinde, Yönetmeliğin genel düzenlemelerine, 8/1 fıkrası düzenlemelerine uygun olmak ve takviye edici gıdalar hariç omak kaydı ile rakiplere ilişkin ayırt edici şekil ve ifadeler, logo, ticari unvan gibi işletme adları karşılaştırmalı reklamlarda kullanılabilecektir.

Av. Ferman Kaya


Karşılaştırmalı reklam, haksız rekabet, fikri haklar gibi hususların tartışıldığı Yargıtay kararı aşağıda yer almaktadır.

Hukuk Genel Kurulu 2007/11-839 E. , 2007/825 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2007
NUMARASI : 2007/2-2007/116

Taraflar arasındaki “haksız rekabetin önlenmesi“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.10.2004 gün ve 2001/991-630 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2.5.2006 gün ve 2006/2636-5025 sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili, müvekkili şirketin sıvılaştırılmış petrol gazı piyasasında önde gelen bir sanayi kuruluşu olduğunu, davalı şirketlerin 18.05.2001 ve sonraki tarihli bazı gazetelerde yayınladığı reklamlarında, aynı piyasada faaliyet gösteren rakip firmaların imal ettikleri LPG bileşimli ürünlerle bağlantı kurmak suretiyle “Kokusuz Gaz, Kokulu Otogaz kalitesizdir; Kokulu ve kalitesiz otogazlarla, bir milli servet olan otomobillerinizin ömrünü kısaltmayın” başlıklı karşılaştırmalı reklam verdiğini, davalıların bu eylemleri ile piyasadaki diğer LPG bileşimli ürünlerin kalitesi hakkında yanlış bilgiler vererek, o ürünleri kötülemek ve tüketicileri etkilemek amacı güttüğünü, bu konuda müvekkilince gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, davalılar eyleminin haksız rekabet olduğunun tespit ve men’ine, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, hükmün ilamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, söz konusu ilanların tüketiciyi bilinçlendirmek ve reklam amacı ile verildiğini, dava konusu reklamların “karşılaştırmalı” olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalı şirket reklamlarında ne davacı ne de başka şirket ürünlerinin karşılaştırılmadığını, dava konusu reklamlarda haksız rekabet unsurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, bilirkişi raporunda tek otogaz tipi olduğu yazılarının reklamlarda küçük puntolarla yazıldığı, davalıların pazarladıkları gazın kokusuz, diğerlerinin ise kokulu olarak nitelendirildiği yolundaki beyanların haksız rekabet teşkil edeceği açıklanmış ise de, davalı tarafın eyleminin iddia edildiği gibi davacıya ait satış mahallesinde satılan otogazın kokulu olduğu ve bunun kullanılmasının kullanıcıların araçlarına zarar verecek nitelikte olduğunun ilan yolu ile duyurulması ve bilirkişilerin kabul ettiği gibi karşılaştırmalı reklam olarak kabulünün mahkemece uygun bulunmadığı, zira Türkiye’de piyasaya sunulan petrol ürünlerin TPO tarafından ithal edildiği ve rafineleri aracılığı ile piyasaya arz edildiği, bu nedenle tarafların kullandığı gazı aynı kaynaktan temin ettiği, söz konusu reklamlar ile bir kısım satıcıların satışa sunduğu otogaza katkı maddesi ilave ettiği ve bu ürünlerin araçlara zarar vereceği hususunun duyurulmak istendiği yolundaki savunmanın yerinde bulunduğu, ilanlarda davacı tarafın isminin belirtilmediği davacı tarafın anımsanmasına sebebiyet vererek ibarenin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, davalı tarafın reklamlarında kullandığı “Kokusuz Gaz; Kokulu Otogaz Kalitesizdir, Kokulu ve Kalitesiz Otogazlarla, Bir Milli Servet Olan Otomobillerinizin Ömrünü Kısaltmayın” ifadelerin haksız rekabet teşkil ettiği iddiasına dayalı olarak açılmıştır.

27.11.1973 tarih ve 14752 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük’ün 129.maddesinde, “Kokusu bulunmayan LPG’nin etil mekaptan, pentil merkaptan ve tiyofen gibi zararsız maddesi katılarak, kaçak halinde tanınması sağlanacaktır.” Hükmüne yer verilmiştir. Türk Standartları Enstitüsü tarafından düzenlenen 1991 tarih ve TS 2178 sayılı “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)’na ilişkin 3.3.maddesi ile “Sıvılaştırılmış petrol gazları renksiz ve kokusuz olup, sızıntı veya kaçak halinde çevre emniyetine ve insan sağlığına zararlı olabilir. Sıvılaştırılmış petrol gazlarının ortam içerisinde sağlığa zararlı ve patlayıcı karışım meydana getirmeden fark edilmeleri için, içerisine koku verici maddeler karıştırılmalıdır.”hükmü getirilmiştir.

Görüldüğü üzere, tüm otogazların kokulandırılması zorunludur. Tüm LPG satıcılarının da Yönetmelik ve TSE kurallarına riayet etmesi gerekmektedir. Sattığı otogazın standartlara uygun olduğunu belirten davalı tarafın ürünleri de kokulu olmak durumundadır.

Davalı tarafın kullandığı reklam metninde “TSE kurallarına uygun şekilde kokusu bulunduğu” yada “bu kurallarda belirtilen koku dışında koku bulunmadığı” şeklinde bir ibare bulunmamakta olup, kullanılan reklam metninde “davalı tarafın ürününün hiç kokusu bulunmadığı” kastedildiği anlaşılmaktadır. TTK.nun 57/3.maddesi gereğince, kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri, ticari faaliyeti veya ticari işleri hakkında yanlış veya yanıltıcı malumat vermek veyahut; üçüncü şahıslar hakkında aynı şekilde hareket etmek suretiyle rakiplerine nazaran onları üstün duruma getirmek eylemi” hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareket olup, davalı tarafın reklam metninde kullandığı ifadelerin haksız rekabet teşkil edeceği gözetilerek, davacı taleplerinin buna göre değerlendirilmesi gerekirken, işbu dava ile benzerlik göstermeyen bir başka dosyada verilen kararın esas alınmak suretiyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2009/10459 Karar: 2011/2949 Karar Tarihi: 21.03.2011 

(6762 S. K. m. 56, 57) (556 S. KHK. m. 71) 

Dava: Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 18.3.2009 tarih ve 2009/11-2009/146 Sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. G. B. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: 

Karar: Davacı vekili, davalı tarafından gerçekleştirilen reklamlarda <sınırları ezip geçin, Vodafone'nin özgür dünyasını seçin> sloganı kullanılmakta olup reklamlarda yasakların simgelendiği işaretlerin çöpe atıldığını, böylece sınırların ezilip geçileceği algısının uyandırıldığını, sınırları ezip geçme yöntemi sunulurken ayaklar altına alınan, ezilen alışkanlıklar arasına davacı tarafından tescil edilmiş 'Tarife Yumurtlayan Tavuk> görüntüsünün de kullanıldığını, bu şekilde yapılan kötüleme ile müvekkili şirketin eski, gereksiz, bir an önce kurtulunması gereken bir alışkanlık olarak gösterilmeye çalışıldığını, davalının davaya konu reklamlarla müvekkili şirketin <emtiasını, faaliyetlerini ve ticari işlerini yanlış, yanıltıcı, incitici bir şekilde kötülediğini, bu durumun T.T.K.nun 57/1. maddesi hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca T.T.K.nun 56. ve devamındaki maddelere göre reklam yolu ile ekonomik rekabet etme hakkının objektif iyiniyet kurallarına aykırı kullanıldığını ileri sürerek, haksız rekabete yol açan reklamların durdurulması sureti ile haksız rekabetin men'ini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir. 

Davalı vekili, müvekkilinin reklamında kullandığı tavuk figürünün davacının tescilli tavuk karakterine benzemediğini, tavuk karakterinin birçok markanın reklamında kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. 

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının reklamlarında kullandığı ve davacıya ait olduğu iddia olunan tavuk figürünün <marka> olarak davacı adına tescilli olduğu, davaya konu eylemin 556 Sayılı K.H.K.nin marka tescilinden doğan hakların kapsamını düzenleyen 9. maddesi ve marka hakkına tecavüz sayılan fiillere ilişkin 61. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu tür davalara bakma görevinin ihtisas mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle 556 Sayılı K.H.K.nin 71. ve 5846 Sayılı Kanunun 76. maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. 

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. 

Taraflar arasındaki uyuşmazlık markasal kullanıma dayalı olmayıp yanıltıcı - karşılaştırmalı reklam yoluyla T.T.K.hükümlerine dayalı haksız rekabetin önlenmesine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin tescilli markasının davalı tarafça markasal kullanıma yönelik olarak 556 Sayılı K.H.K.den kaynaklanan bir talepte bulunmadığına göre dava genel mahkemelerin görevine girmektedir. Bu itibarla mahkemece davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 

Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

kaynak: https://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder