27 Temmuz 2015 Pazartesi

İhtiyari Garanti ve Garanti Belgesinin Tüketiciye Sunduğu Haklar

Hukukumuzda Garanti Belgesi ve İhtiyari Garanti

1- Garanti Belgesi

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun, TKHK) 56'ncı maddesinde garanti belgesine, 57'nci maddesinde ise ihtiyari garanti belgesine ilişkin düzenlemeler hüküm altına alınmıştır.

Avrupa Birliği’nin (AB) tüketiciyi koruma politikasına ilişkin yayımlanmış olan olan AB yönergelerini de dikkate alarak yapılmış olan düzenlemelerle garanti ile ilgili tüketici lehine birtakım yeni düzenlemeler getirilmiştir. 4077 Sayılı Kanun döneminde dağınık olan garanti hükümleri 6502 Sayılı Kanunda daha sistematik olarak hüküm altına alınmıştır.

TKHK  m. 56'da garanti belgesi şu şekilde hükümleştirilmiştir:

Üretici ve ithalatçılar, tüketiciye yönelik üretilen veya ithal edilen mallar için içeriği yönetmelikle belirlenen bir garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Bu belgenin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcıya aittir (TKHK m. 56/1).

Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlamak üzere asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir (TKHK m. 56/2).

Tüketici bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından onarım hakkını kullanmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hâllerinde 11 inci maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı tüketicinin talebini reddedemez. Bu talebin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur (TKHK m. 56/3).

Hangi malların garanti belgesi ile satılmak zorunda olduğu ile diğer uygulama usul ve esasları yönetmelikle belirlenir (TKHK m. 56/4).

TKHK'nın 56/4'üncü maddesine uygun olarak garanti belgesine ilişkin olarak Garanti Belgesi Yönetmeliği hazırlanmış ve Resmi Gazete'nin 13.06.2014 tarih ve 29029 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

2- İhtiyari Garanti

TKHK'da ihtiyari garanti 57'nci maddede hüküm altına alınmıştır. TKHK m. 57/1'de ihtiyari garantinin tanımı: "İhtiyari garanti, tüketicinin yasal hakları saklı kalmak kaydıyla mal veya hizmetle ilgili; değişim, onarım, bakım, bedel iadesi ve benzeri hususlarda satıcı, sağlayıcı, üretici veya ithalatçı tarafından verilen ilave taahhüdü ifade eder." şeklinde yapılmıştır.

İhtiyari garanti taahhüdü süresince, taahhüt edilen hakların kullanılması nedeniyle tüketiciden masraf talep edilemez (TKHK m. 57/2).

Taahhütte bulunan, taahhüdünün yanı sıra ilgili reklam ve ilanlarında yer alan ifadelerle de bağlıdır. Bu taahhütte, tüketicinin yasal haklarının saklı olduğu, garantiden faydalanma koşulları, süresi, garanti verenin adı ile iletişim bilgileri yer almak zorundadır (TKHK m. 57/3).

İhtiyari garanti taahhüdünün tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile verilmesi zorunludur (TKHK m. 57/4).

İhtiyari garanti taahhüdü, bu maddede öngörülen özellikleri taşımasa bile taahhütte bulunanı bağlar (TKHK m. 57/5).

Av. Ferman Kaya


Garanti Belgesine ilişkin hususların tartışıldığı aşağıdaki Yargıtay kararlarını inceleyebilirsiniz.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Esas:  2011/3897
Karar: 2011/11562

Karar Tarihi: 12.07.2011

(4077 S. K. m. 4, 13) (Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik m. 14)

Özet: satın alınan bilgisayarın garanti süresi içinde 3 kez ekranının açılmaması arızası sebebiyle yetkili servise götürüldüğü, garanti süresi içerisinde sık arızalanması sebebiyle bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kıldığı, bilgisayarın halen serviste olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece az yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri gereğince bedel iadesi şartlarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Dava: Taraflar arasındaki ayıplı mal sebebiyle bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalıdan satın aldığı bilgisayarın garanti süresi içinde üç kez ekran açılmama arızası verdiğini, yetkili servise götürmesine rağmen arızanın giderilmediğini, TSHH'ne başvurduğunu ve bedel iadesine karar verildiğini ancak davalının satış bedelini ödemediğini ileri sürerek, 1.578,86-TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, bilgisayarda üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, Yönetmelikteki şartların gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davaya konu bilgisayardaki arızanın 30 işgünü içinde onarım yapılarak giderildiği, arızanın ikiden fazla tekrarlanmadığı, üründen yararlanamamanın süreklilik arzetmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 8.12.2007 tarihinde davalıdan satın aldığı bilgisayarın ayıplı olduğunu ileri sürerek, ödenen bedelin iadesini istemiş, davalı ise bilgisayarda ayıp olmadığını savunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 Sayılı yasa ile değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da malın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Tüketici, bu dört talep hakkından herhangi birisini tercihte serbesttir.

Talep haklarından birini tercih edip kullanan tüketici, dönüp bir başka tercih hakkının kullanamaz. Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da "Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması sebebiyle maldan yaralanmasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir" hükmü bulunmaktadır. Öte yandan 14.6.2003 gün ve 25138 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde de <Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen, malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının 6'dan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması durumunda tüketicinin malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesini veya ayıp oranında bedel indirimini talep edebileceği> hükmü mevcuttur.

Açıklanan bu Kanun ve Yönetmelik hükümleri ışığında davaya konu olaya bakılacak olursa; davacı tarafından 8.12.2007 tarihinde satın alınan bilgisayarın garanti süresi içinde 3 kez ekranının açılmaması arızası sebebiyle yetkili servise götürüldüğü, garanti süresi içerisinde sık arızalanması sebebiyle bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kıldığı, bilgisayarın halen serviste olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece az yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri gereğince bedel iadesi şartlarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 12.07.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Hukuk Genel Kurulu 2009/4-291 E., 2009/318 K.
  • AYIPLI MAL 
  • BEDEL İADESİ DAVASI 
  • GARANTİ BELGESİ 
  • 4077 S.TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 13 ] 
  • 4077 S.TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 15 ] 
  • 4077 S.TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 4 ]



"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “tüketici-bedel iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.01.2007 gün ve 2006/196-2007/13 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 23.06.2008 gün ve 2007/13379-8569 sayılı ilamı ile;

(....Dava, davalı şirketçe üretilerek dağıtım ve pazarlaması yapılan mobilyadaki ayıp nedeniyle bedelinin iade edilmesi isteğine ilişkindir, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, dava konusu mobilyayı 13.8.2003 tarihinde satın almış, kendi beyanına göre 4–5 ay sonra suni deri olan kumaştaki bozulmalar üzerine başvurduğunda davalı kumaşı ücretsiz olarak yenilemiştir. Bundan sonra 2006 yılı içinde kumaşta ortaya çıkan bozulmalar nedeniyle yeniden başvurduğunu ancak bu kez davalının garanti süresinin dolduğu ve imalat hatası bulunmadığı gerekçesiyle ilgilenmediğini bildirerek ödediği bedeli istemektedir. Davacının bu anlatımı itibarıyla dava konusu mobilyanın alımından itibaren üç yıl geçmiştir. Başlangıçta ortaya çıkan kumaş hatası davalı tarafından giderilmiştir. Bundan sonraki kullanım süresi içinde öngörülen garanti süresi geçtiği gibi, mobilyanın kumaş özelliği ve kullanım amacı gözetildiğinde ortaya çıkan durumun üretim hatasından kaynaklandığı söylenemez. Mahkemece alınmış olan bilirkişi raporu kullanım süresi gözetilmeden hazırlandığından dosya içeriğine uygun olmayıp hükme esas alınacak yeterlikte değildir. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamış; bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, 4077 sayılı kanuna dayanılarak, tüketici tarafından üreticiye karşı açılmış olup; mobilyadaki ayıp nedeniyle bedel iadesi istemine ilişkindir.

İlkin, uyuşmazlıkla ilgili yasal düzenlemeler üzerinde durmakta yarar vardır;

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik “

“Ayıplı Mal”

” başlıklı 4.maddesinin 1.fıkrasında; “

“Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.”

” tanımlaması yapılmış; devamında 2.fıkrasında ayıp ihbarına ve kullanılacak yasal haklara ilişkin olmak üzere; “

“Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.”

” düzenlemesine yer verilmiştir.

Aynı maddenin 5582 sayılı Kanunla değişik 3.fıkrasında da; “

“İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve …

…., ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. …

…Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.”

” denilmektedir.

Ayıba ilişkin zamanaşımı süreleri ise, maddenin 4.fıkrasında düzenlenmiş; “

“Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.”

”hükmü öngörülmüştür.

Maddenin son fıkrası gereğince; bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanacaktır.

Aynı Kanunun “

"garanti belgesi"

” başlıklı 13.maddesinde aynen:

“İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.

Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.

Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.

Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır.

Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir.”

” Düzenlemesi yer almaktadır.

Yine, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “

“Satış Sonrası Hizmetler”

” başlıklı, 4822 sayılı Kanunla değişik 15. maddesinde;

“İmalatçı veya ithalatçılar, sattıkları, ürettikleri veya ithal ettikleri sanayi malları için o malın Bakanlıkça tespit ve ilân edilen kullanım ömrü süresince, yeterli teknik personel ve yedek parça stoku bulundurmak suretiyle bakım ve onarım hizmetlerini sunmak zorundadırlar.

İmalatçı veya ithalatçıların bulundurmaları gereken yedek parça stok miktarı Bakanlıkça belirlenir.

İthalatçının herhangi bir şekilde ticari faaliyetinin sona ermesi halinde, kullanım ömrü süresince bakım ve onarım hizmetlerini, o malın yeni ithalatçısı sunmak zorundadır.

Bakanlık, hangi mallar için servis istasyonları kurulmasının zorunlu olduğu ile servis istasyonlarının kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilânla görevlidir.

garanti belgesiyle satılmak zorunda olan bir sanayi malının garanti süresi sonrasında arızalanması durumunda, o malın Bakanlıkça belirlenen azami tamir süresi içerisinde onarımı zorunludur.”

” Hükmüne yer verilmiştir.

Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 11.maddesinde de ; “

“Servis istasyonları, kendilerine intikal ettirilen arızalı mallar ile ilgili olarak aşağıda belirtilen hususları içeren servis fişini tekemmül ettirmek ve tüketicilere vermek zorundadırlar…

…” hükmü bulunmakta, aynı Yönetmelik’in 10/3. maddesinde de bu hükme atıf yapılmak suretiyle, “

“Servis istasyonları, 11.maddede belirtilen hususları içeren servis fişini düzenlemek ve bir nüshasını tüketicilere vermek zorundadır.”

” denilmektedir.

Diğer taraftan, garanti belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinde, garanti süresinin malın tesliminden başlayacağı ve en az iki yıl olduğu, bu süre içinde malın arızalanması (ayıplı olduğunun anlaşılması) halinde tamirde geçen sürenin, garanti süresine ekleneceği, belirtilmiş; Yine aynı Yönetmeliğin 15.maddesinde, imalatçı-üretici veya ithalatçıların garanti belgesi ile sattıkları malların bakım, onarım ve kullanımına ilişkin satış sonrası hizmetlerini yeterli olarak vermek ve bunun için gerekli tedbirleri almak zorunda oldukları, ifade edilmiştir.

Sınai mallarında (eldeki örnekte mobilyada ) her satıcı, yetkili servisleri eliyle satış sonrası hizmet vermek zorundadır. Yetkili servise yapılan başvuru tarihinden itibaren yapılan ya da yapılmayan işlemler satıcının sorumluluğundadır.

Görülmektedir ki; üretici-imalatçı, ithalatçı ve satıcılar malın ayıplı olmasından birlikte sorumlu oldukları gibi, garanti süresi içinde veya dışında malın arızalanması halinde gerekli servis hizmetini vermekle de yükümlüdürler. Tüketicinin yasadan kaynaklanan haklarını kullanma şekilleri de yine yasaca belirlenmiştir.

Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanunla değişik Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı başvuru süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.

Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi ;ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise,ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisi dikkate alınması, gerekmektedir. Eğer, ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse, zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağından, açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile sonuca varılacaktır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;

Davacı, davalı firmanın ürettiği Bellona-Oscar marka koltuk takımını 13.08.2003 tarihinde dava dışı yetkili satıcı firmadan satın almıştır.

İbraz edilen garanti belgesine göre, kumaş cinsi “

“Chenillie”

” olup, ürün için teslim tarihinden itibaren –

–yasadaki sürenin altında- bir yıllık garanti süresi tanınmıştır.

Davacının, davalı yanca da kabul edilen beyanına göre, satın alma tarihinden bir süre sonra, garanti müddeti içinde koltuk kumaşlarında yırtılma ve aşınmalar oluşması nedeniyle davacının müracaatı üzerine, davalı firma tarafından koltukların kumaşları yenilenmiştir.

Ancak, garanti müddeti dolduktan sonra aynı sorun tekrarlamış; bu kez davalı firma şikayetler ile ilgilenmediği için; tüketici, eldeki davayı 02.08.2006 tarihinde açmıştır.

Mahkemece, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, raporda yer alan “

“kumaştaki yıpranmanın alttaki döşemede varolan imalat hatasından kaynaklandığı”

” görüşüne itibar edilerek, davacının bedel iadesi talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davalının temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümüne aynen alınan gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü, davalı üretici firma vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mobilyada ortaya çıkan ve garanti müddeti içinde değiştirilmiş olmasına karşın yinelenen kumaş hatasının üretimden mi kullanımdan mı kaynaklandığı; ayıbın niteliğinin ne olduğu ve davacının yasal sürede başvuruda bulunup bulunmadığının tespitine yönelik olarak, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Eldeki uyuşmazlığın konusunu mobilyanın döşemesi ve kumaşında ortaya çıkan ayıp nedeniyle bedelin iadesi oluşturmaktadır.

Malın tesliminden sonra garanti süresi içinde kumaşın ayıplı olduğunun ortaya çıkması ve tüketicinin imalatçıya yaptığı ayıp ihbarı üzerine kumaş değişikliği yapıldığı; tarafların kabulündedir.

Ancak bu tamirata rağmen garanti süresi geçtikten sonra kumaşta yeniden aynı tür ayıbın ortaya çıkması üzerine, tüketicinin davalıya yaptığı başvurular sonuçsuz kalınca, eldeki dava açılmış; ayıp nedeniyle akdin feshi ile bedelinin iadesini istenmiştir.

Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesine dayanılarak yargılama sonlandırılmış; davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.

Özel Dairece; inceleme eksiğine işaret edilmiş; ne var ki, bu belirlemeye aykırılık oluşturacak şekilde, davanın satış tarihinden itibaren üç yıl sonra açılmış olması, gerekçe gösterilerek davanın tümden reddi gereğine işaret edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bozma ilamında yer alan bu açık çelişki karşısında, kesin bozma görüşüne çoğunlukça iştirak edilmemiş; dosyada yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, bu şekliyle sonuca varılamayacağı oyçokluğu ile kararlaştırılarak, hüküm değişik gerekçeyle araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.

Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de nazara alındığında, dosyada yapılan inceleme ve araştırma hükme varmaya yeterli değildir.

Şöyle ki;

Davacının yasal haklarını, yine yasada belirlenen koşullara uygun biçimde ve süresinde kullanıp kullanmadığı, ayıbın niteliği, davacıdan ağır kusur veya hile ile gizlenip gizlenmediği, ayıbın imalattan mı yoksa tüketicinin hatalı kullanımından mı kaynaklandığı, hususunda uzmanınca yapılmış bir belirleme ve bunun hukuk alanındaki etkisi konusunda herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, davalı üretici tarafından düzenlenerek tüketiciye verilen garanti belgesi
nde, yasada öngörülen iki yıllık sürenin altında olmak üzere bir yıllık garanti süresi yer almaktadır. Oysa garanti sürelerinin yasada yer alan süreden aşağıya çekilmesi olanaklı değildir. Bu nedenle, anılan belge tüketiciyi yanıltacak niteliktedir ve getirdiği sınırlamaların kabulü mümkün değildir. Mahkemece; bu husus üzerinde durulmadığı gibi; taraflar ilk önce ortaya çıkan ayıp nedeniyle kumaş değişikliği yapıldığını belirtmişlerse de buna ilişkin belgeler getirilmemiş ve yine buna bağlı olarak davalı firmanın ayıba ilişkin tespitinin ne olduğu, tamirin ne kadar sürede gerçekleştiği –

–bu sürenin garanti süresine ekleneceği de gözetilerek- tespit edilmemiştir.

Bu nedenledir ki, sorunun sağlıklı biçimde çözümlenebilmesi için öncelikle açıklanan bu hususlar da göz önüne alınarak yeterli şekilde inceleme ve araştırma yapılması, konusunda uzman bilirkişiden alınacak rapor ile; maldaki ayıbın niteliğinin, ağır kusur veya hile ile gizlenip gizlenmediğinin, varılacak sonuca göre de, ayıp ihbarı için kısıtlayıcı bir yasal süre söz konusu olup olmadığı, garanti müddetinin belirlenmesinde ölçünün ne olacağı ve ilk ayıbın ortaya çıkış süresi, tamiri için harcanan süre ve tamir biçimi, ayıbın yeniden ortaya çıkma nedenlerinin imalat hatasına mı kullanım hatasına mı bağlı olduğunun, belirlenmesi gerekmektedir.

Kabul şekline göre de, dava konusu koltuk takımının davalı tarafa değil davacı tarafa iadesine karar verilmiş olması da doğru bulunmamıştır.

Tüm bu gereklere uyulmaksızın eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçelerle bozulması gerekir.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.07.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi. 

kaynak: https://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/GelismisDokumanAraServlet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder