13 Temmuz 2015 Pazartesi

Maaşını Zamanında Alamayan İşçinin İş Sözleşmesini Haklı Nedenle Fesih Hakkı

Maaşın Zamanında Ödenmemesi Sebebiyle İşçinin İş Sözleşmesini Haklı Nedenle Feshetmesi

İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 24'üncü maddesinde işçinin iş sözleşmesini hakı nedenle feshi hususu düzenlenmiştir. 4857 sayılı Kanun'un 24/II-e bendine göre: Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: "...işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse..." işçi haklı fesih hakkını kullanarak iş sözleşmesini sonlandırabilir.

Ücretin gününde ödenmemesi kenar başlıklı Kanunun 34'üncü maddesine göre ise: "Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.
Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz."

Bu noktada; ücreti zamanında ödenmeyen işçi Kanunun 24'üncü maddesi hükmüne dayanarak iş sözleşmesini haklı nedenle derhal mı feshetemeli? Yoksa Kanunun 34'üncü maddesindeki süreleri mi işverene vermelidir? sorularının cevaplanması gerekmektedir.

Yargıtay kararları çerçevesinde söz konusu soruları değerlendirdiğimizde; ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir. Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir.

4857 sayılı İş Kanununun 24'üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkanı bulunmaktadır (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 16.01.2014 tarih ve 2013/16017 E, 2014/390 K. sayılı kararı).

Bu hususa ilişkin diğer önemli bir konu da; ücretleri işveren düzenli bir şekilde ödemiş ve sadece 20-30 günlük bir gecikme oluşması nedeniyle iş akdininin İş Kanunun 24/II-e bendine göre feshedilip feshedlilemeyeceği hususudur. Böyle bir durumda iş akdinin Kanunun 24/II-e alt bendine göre feshetmek objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayabilir. Böyle bir durumda iş akdi haklı nedenle feshettikten sonra eğer 34'üncü maddede hüküm altına alınmış 20 günlük süre beklenmeden bir fesih olmuşsa işveren bunu ileri sürebilir ve bu durumda fesih haksız bir fesih olacağından tazminat hakkının zayi olabilme ihtimali bulunmaktadır.

Diğer yandan haklı nedenle fesihte Kanunun 26'ncı maddesinde düzenlenmiş sürelere uyarak fesihin yapılması gerekmektedir. Söz konusu maddedeki sürenin haklı fesih nedeninin devamlı olması durumda nasıl uygulanması gerektiği Yargıtay'ın bir kararında şu şekilde tartışılmıştır:  Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hakdüşürücü süre işlemez. Örneğin, ücreti ödemeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı sebeple iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih sebebi her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimi olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı biçimde ağırlaştırılması halinde bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu işçinin altı işgünü içerisinde işverene bildirmesi gerekir. Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda altı iş günlük süre eylemenin bittiği tarihten başlar (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2008/9790, Karar: 2009/1003, Karar Tarihi: 02.02.2009).

Av. Ferman Kaya


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder