15 Mayıs 2015 Cuma

Açık Ayıp Ayıplı Mal ve Eksik İş Ayıplı Mal Kavramlarına İlişkin Yargıtay Kararı

Açık Ayıp Ayıplı Mal ve Eksik İş Ayıplı Mal Kavramlarına İlişkin Yargıtay Kararı

YARGITAY  13.Hukuk Dairesi Esas:  2014/28976 Karar: 2015/98 Karar Tarihi: 12.01.2015

ÖZET: 
Davacının dava dilekçesinde tanımladığı ve davalı tarafında da inşaa edildiği anlaşılan mevcut durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, malın teslim tarihinden itibaren otuz gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, otopark vs. spor alanlarına ilişkin mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekir.

KARAR:
Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalıdan Ü.. Ç.. mahallesi 189 ada 25 nolu parselde inşaa edilen Yenişehir Manolya evleri .. blok . nolu daireyi 31.10.2003 tarihli sözleşmeyle satın aldığını, satış ilanlarında, reklam ve tanıtım broşürlerinde, satış maketlerinde, mahal listesi ve krokide; kapalı otopark, futbol, voleybol, basket sahaları tenis kortları, çocuk oyun parkı, büfe, lokal gibi sosyal tesis ve alanların, etrafı çevrili site içinde bulunacağının belirtildiğini, inşaat tamamlandıktan sonra da bu tesislerin site alanına dahil edilerek etrafının duvarla çevrildiğini, ancak bu sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi'nin mülkiyetinde olan arazi üzerine inşaa edildiğinin 2011 yılında anlaşıldığını ve site yönetimi tarafından 19.12.2011 tarihli ihtarla davalıya bildirildiğini, davalının eksik ve ayıplı ifası nedeniyle konutunun değer kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00- TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini artırmıştır.

Davalı, herhangi bir ayıp ve eksik ifanın söz konusu olmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalının edimini eksik olarak yerine getirdiğinden oluşan değer kaybı 25.000,00 TL.nin dava tarihinden, 7.569 TL.nin ıslah tarihinden avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeniyle davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, tanıtım materyallerinde proje kapsamında ve vaziyet planı içersinde gösterilerek taahhüt edilen sosyal tesislerin inşaa edilmiş olduğu ancak bu alanların sitenin bulunduğu 25 nolu parsel dışında kamuya açık alanda kaldığı, bu şekilde taahhüt edilen şekilde edimlerin yerine getirilmediği, bu durumun eksik ifa niteliğinde olduğu kabul edilerek, değer kaybına hükmedilmiştir.

Davaya konu projenin imal edildiği 25 nolu parselin bitişiğindeki parsellerin Ümraniye Belediyesi'ne terk edilen alanlar olduğu ve açık ve kapalı otopark ile park alanı ve spor sahalarının terk edilen kamuya açık alanda inşaa edildiği ve dava konusu 53 nolu dairenin 14.2.2007 tarihinde davacı adına tapu devrinin yapıldığı tüm dosya kapsamıyla anlaşılmaktadır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunun ekli krokisiyle açıklandığı üzere, otopark alanı ve sosyal donatı ve spor alanlarının davaya konu 25 nolu parselde kurulu bulunan site sakinleri tarafından kullanıldığının belirtildiği görülmektedir.

Uyuşmazlık; dava konusu olayda “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik ifa”nın mı söz konusu olduğu; burada varılacak sonuca göre satıcının sorumluluğuna gidilebilecek ihbar ve zaman aşımı süreleriyle talep hakkının kapsamının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.

Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukukuyla ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4 üncü maddesinde yer almaktadır.

Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.

Ayıp kavramıyla eksik iş ise birbirinden farklıdır.

Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.

Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir.

Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 s. Kanun’un 4 maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır.

Yukarıda da ayrıntısıyla açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 s. Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hileyle gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.

Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 s. Kanun’un 4 üncü maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 2003 yılında satın aldığı dairenin fiilen teslim edildiği, davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını, dava tarihinden önce davalıya bildirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı ve sonrasında 9.11.2012 tarihinde açtığı eldeki dava ile de, taahhüt edilen tesislerin kamunun kullanımına da açıldığı gerekçesi ile bu ayıp nedeniyle satın aldığı taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istediği anlaşılmaktadır.

Davacının dava dilekçesinde tanımladığı ve davalı tarafında da inşaa edildiği anlaşılan mevcut durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur.

Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 s. Kanun’un 4 üncü maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Dairemizin benzer uyuşmazlıklardaki emsal uygulamaları da bu yöndedir.

Hal böyle olunca, otopark vs. spor alanlarına ilişkin mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.


Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. Bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 563,00 harcın davalıya iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder