25 Mayıs 2015 Pazartesi

Alışveriş Merkezinin Otoparkına Bırakılmış Araçta Yapılan Hırsızlıkta İşyeri Sahibinin Sorumluluğu

ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN OTOPARKINA BIRAKILMIŞ ARAÇTA YAPILAN HIRSIZLIK İLE ARACIN HASAR GÖRMESİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARI

Tüketici Mahkemeleri, alışveriş merkezlerinin otoparklarında gerçekleşmiş hırsızlık olaylarını ve araç hasarlarını alışveriş merkezlerinin akit öncesi koruma yükümlülükleri kapsamında değerlendirmektedir. Yargıtay'ın görüşü de bu yönde olup Yargıtay kararlarında alışveriş merkezlerinin gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu vurgulanmıştır.

Bu husus ile ilgili bir ihtilafta Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi alışveriş merkezini hem maddi hem de manevi tazminata hükmederek manevi tazminat yönünde emsal niteliğinde bir karar vermiştir.

Aşağıda bu hususla ilgili bir Yargıtay Kararı yer almaktadır.

Av. Ferman Kaya

T.C. ANKARA 7. TÜKETİCİ MAHKEMESİ  ESAS NO: 2009/308 Esas, KARAR NO: 2009/573

DAVA: Tazminat

DAVA TARİHİ: 12/05/2009
KARAR TARİHİ: 29/12/2009

Yapılan yargılama sonucunda;

İDDİA: 

Davacı taraf vekili dava dilekçelerinde; müvekkilinin 10/04/2009 günü saat 20.15 sıralarında alışveriş yapmak amacıyla davalı ...İncek Mağazasına gittiğini, aracın alışveriş merkezi otoparkında giriş kapısı üzerine park edildiğini, kısa bir süre sonra araç plakalının anons edilmesi üzerine, aracın başına gittiğini, aracın sağ arka kapı camının kırıldığını ve arka koltukta bulunan dizüstü bilgisayarının çalındığını, mağazanın güvenlik kamerasından açık renkli bir araçla gelen iki kişinin hırsızlığı yaptığının tesbit edildiğini, davalı yanın güvenlik konusunda üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, daha önce benzer olaylar yaşanmasın rağmen davalı mağazanın gerekli önlemleri almayarak ağır ihmalinin olduğunu, olayın meydana geldiği otoparkın etrafının duvarla çevrilerek mağazaya alışverişe gelen müşterilere tahsis edildiğini, bu alanın davalı yanın sorumluluk sahasına girdiğini belirterek çalınan dizüstü bilgisayar bedeli 2,170,41 TL, kırılan araç camının tamir gideri 462,56 TL ve ihtarname masrafı 224,30 TL olmak üzere toplam 2,857,27 TL' nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

SAVUNMA: 

Davalı vekili savunmalarında; davalı şirkete ait otoparkın müşterilere ait olduğu kadar kamuya da açık olduğunu, herkes tarafından kullanıldığını, belirtilen yerde otopark hizmeti verilmediği, gelen müşterilerden herhangi bir ücret verilmediğini, davalı şirkete ait mağazalardan alışveriş yapıp yapmadığının, yaptıysa hangi amaçla yaptığının belli olmadığının bu nedenle davacının tüketici sıfatını taşımadığını davalı şirketin otopark işletmeciliği yapmadığı için müşterilere ait araçları kabul etme, saklama ve koruma yükümlülüğünün olmadığını beyanla haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 

YARGILAMA GEREKÇE: 

Dava, İşyeri (...) otoparkına park edilen araçtan çalınan dizüstü bilgisayar nedeni tazminat istemine ilişkindir. (4077 s.K. 1, 2, 3, 23 M.K. 24, BK 49)

Dava konusu olayla ilgili olay yeri görgü ve tesbit tutanağı, jandarma tutanak ve krokisi, CD, keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu, mahkememiz tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporlar ve diğer belgeler dosyada mevcuttur. 

4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı TKHK 1.maddesinde bu Kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemler almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek olduğu, 2.maddesinde bu Kanunun 1.maddesinde belirtilen amaçla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birinin oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığı belirtilmiştir.

Bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiler tüketicidir (4077 s. K. m. 3/e). Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya kamu tüzel kişileri de satıcı sayılır (4077 s. K. m.3/g). Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem tüketici işlemi sayılır (4077 s. K. m.3/h). 

Olayın meydana geliş şekli ve meydana gelen maddi zararın miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Sorun, davacı ile davalı taraf arasında 4077 sayılı Kanun 2. madde kapsamında kalan bir tüketici işlemi bulunup bulunmadığı, varsa sorumluluğun nasıl tayin edileceği konusundadır.

Borç ilişkisinin ihtiva ettiği temel hak ve yükümlülükler incelendiğinde, borç ilişkisinin alacaklı ile borçlu arasında kurulmuş olan hukuki bir ilişki olduğu görülecektir. Sözleşme ilişkisinde tarafların karşılıklı edim yükümlülükleri bulunmaktadır. Sözleşme ilişkisinde asli edim yükümlülükleri dışında tarafların yan edim yükümlülükleri de bulunmaktadır. Yan edim yükümlülükleri kanundan, akitten veya M.K. 2/1 maddede öngörülen dürüstlük kuralından doğar. 

Tarafların borç ilişkisinin konusu oluşturan edimle ilgili ifa menfaat dışında kalan diğer mal ve kişi varlığı değerlerine zarar vermeme yükümlülüğüne yan edim yükümlülüğü veya koruma yükümlülüğü denir (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, s.38 vd., Ankara-1987). Her akdi ilişkide tarafların ulaşmak istedikleri amaçlar esasen edim yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve dolayısı ile alacaklının ifa menfaatinin tatmin edilmesiyle gerçekleşir. Ancak taraflar edimin ifası ile elde edecekleri menfaatlerden başka mal ve kişi varlığı değerlerine de sahiptir. Edimin ifası, ifa hazırlıkları ve hatta akit görüşmeleri esnasında tarafların edim dışında kalan bu tür mal ve kişi varlığı menfaatlerinin tehlikeye maruz kalması, zarar görmesi her zaman mümkündür. 

Bu nedenle sözleşme yapmak amacı ile sosyal temasa giren kişiler bu andan itibaren aralarında kurulan ilişkinin her safhasında birbirlerine zarar vermemek için her türlü özeni göstermek, gerekli çabayı sarf etmek zorundadırlar. Örneğin: Alışveriş yapmak üzere mağazaya gelen müşterinin hırsızlık olaylarına karşı korunması veya merdivenlerden düşme tehlikesinin önlenmesi ile ilgili gerekli koruma tedbirlerinin ilgili işyeri tarafından alınması zorunludur.

Koruma yükümlülükleri aslında nitelikleri itibarı ile yan yükümlülükler içinde yer alır. Bu sebeple koruma yükümlülüklerinin ihlali halinde bunları ihlal eden tarafa karşı ancak tazminat davası açılabilir. (Bkz. a.g.e. s.42). 

Koruma yükümlülükleri doğuş anları yönünden akit öncesi, akit esnası ve akit sonrası koruma yükümlülükleri olmak üzere ayrıma tabi tutulabilir. Akit öncesi koruma yükümlülüklerinin ihlali halinde <Akit görüşmelerinden doğan sorumluluk (Culpa in Contrahendo)> söz konusu olur. Borç ilişkisi her zaman akitle ve borçlanılan edimin ifası ile sona ermez. Sosyal temas ve akitle taraflar arasında kurulan özel ilişki etkisini akitten önce ve akitten sonra da gösterebilir. Bu yükümlülüklerin ihlali halinde haksız fiile ilişkin hükümler uygulanmaz. Bu halde hakkaniyet, güven ilişkisi, dürüstlük kuralları gibi Borçlar Hukukuna hakim olan temel prensipler de gözetilerek bu tür yükümlülüklerin ihlalinde akdi sorumluluk hükümlerinin uygulanması, menfaatler dengesi yönünden daha adil sonuç doğurur. (Bkz. a.g.e. s.43 vd.)

Yukarıda yapılan teorik açıklama ve bilimsel görüşler nazara alındığında, davacının davalıya ait park yeri olarak çevrili alana aracını park ettiği ve araç içerisinde dizüstü bilgisayarının araç camları kırılarak çalındığı anlaşılmıştır. Davacı taraf davalıya ait otoparka girdiği andan itibaren taraflar arasında sözleşmenin yan edimi yükümlülüklerinden olan koruma yükümlülüğünün başladığı kuşkusuzdur. Bu halde davalı taraf, gelen müşterinin güvenliğini korumakla yükümlü olup, gerekli güvenlik tedbirlerini almak zorundadır. Örneğin: Park alanının çok geniş ve büyük olması nedeni ile müşterinin aracını güvenliğin daha rahat sağlanabilecek noktalara park etmesi temin edilebilir. Aynı şekilde tesisin bulunduğu bölge itibari ile yeteri kadar güvenlik elemanı bulundurulabilir veya güvenlik kamerası vb. önlemler alınabilir ya da park alanını çevreleyen tel veya çit benzeri şeyler daha güvenli korunaklı ve sağlam yapılabilir. 

Bu olayda olduğu üzere davalı tarafın <hırsızlık nedeniyle sorumluluk kabul edilmez> vb. uyarılar yapması sonucu değiştirmez, davalı güvenliği sağlayamıyorsa gerektiğinde pak alanını tümüyle kapatmalıdır. Tacir olan davalı TTK. 20/2 md uyarınca bütün faaliyetlerinde basiretli davranmak zorundadır. Bu nedenle meydana gelen zarardan davalı taraf akdi sorumluluk hükümlerine göre (BK. m. 96 vd.) sorumludur. (13 HD. 31/03/2006, 15654/4848 sayılı emsal karar)

Yapılan bu açıklamalara göre taraflar arasındaki hukuki ilişki 4077 sayılı Kanun 1, 2, 23, MK 2, BK m. 96 vd. maddelerinde öngörülen akdi sorumluluk hükümlerine tabi olup aynı zamanda bu işlem tüketici işlemi mahiyetindedir.

Tüm delillerin sağlıklı biçimde değerlendirilmesi bakımından, bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif icra edilmiş olup, Bilirkişi Kurulu 07.12.2009 tarihli raporlarında; Davacı tarafın alışveriş sebebi ile davalı ... alışveriş merkezine gittiğini, aracın işyeri otoparkına bırakıldığı, buradaki güvenliğin tümü ile işyerine ait olduğunu, davalının gerekli koruma ve güvenlik önlemlerini almadığı, bu sebeple hırsızlık olayının gerçekleştiği, davacının bu olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, meydana gelen zararın davalı taraftan tahsili gerektiğini bildirmişlerdir. Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup denetime elverişlidir davalı tarafın İtirazlar bu nedenle red edilmiştir. 

Davacı taraf davalıya ait işyeri otoparkına girerek bu şekilde davalının hakimiyet alanına girmiştir. Davalı akit öncesi koruma yükümlülükleri uyarınca gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere bu tedbirler tam olarak alınmamıştır, alışveriş merkezinin bulunduğu konum itibariyle müşterilerin salt oraya alışveriş için girdikleri çevrede bu amaçla başka bir yer bulunmadığı, anayol üzeri olması ve bulunduğu konum itibariyle güvenliğin yeterli düzeyde tutulması ve özellikle otopark içerisinde güvenlik elamanı bulundurularak aynı zamanda araç otoparkının giriş çıkışının kontrol altında tutulması gerektiği halde bunların davalı tarafça tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmıştır. 

Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre davacı tarafın aracının davalı otoparkına bırakıldığı, gerekli koruma ve güvenlik önlemlerinin alınmadığı bu şekilde hırsızlık ve maddi zararın meydana geldiği, bu olayda alışveriş merkezinin bulunduğu konum oraya giren müşterilerin salt alışveriş amacıyla oraya gitmiş olmaları, tesisin ana yol üzerinde bulunması ve diğer özellikleri nazara alındığında davalının bu olayda ağır kusurlu olduğu ve meydana gelen olayda tümü ile sorumlu olduğu, davalı tarafa atfı kabil müterafık kusur bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. 

Davacı vekili yararına 24.12.2009 tarih ve 27442 Sayılı Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren A.A.Ü.T. Uyarınca ücreti vekalet tayin edilmiştir. 

Anlatılan nedenlerle,

HÜKÜM: 1-Davanın KABULÜNE,

2- Dava konusu 2,857,27 TL' nin davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine,

3- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 9,00 TL dava açma gideri, 4.00 TL müzekkere masrafı, 361,71 TL bilirkişi ücreti ve keşif heyeti yolluğu olmak üzere toplam 374,71 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,

4- Davacı taraf kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. m.12 uyarınca takdiren 500,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,

5- Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 15,60 TL başvurma, 155,00 TL nispi karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 170,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydedilmesine, 

Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli karar tebliğinden itibaren 15 günlük temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder