29 Mayıs 2015 Cuma

İstihkak Davası ve Hacizli Malların Borçluya Ait Olduğunu Kanıtlamaya İlişkin Yargıtay Kararı

İstihkak Davası

1. Genel Olarak

İstihkak, haczedilen veya haciz edilmek istenen bir mal üzerinde (genelde menkul mallarda), üçüncü bir kişi lehine mülkiyet iddiasında bulunulması olarak tanımlanabilir. İstihkak davaları ise, ileri sürülen bu mülkiyet iddialarının çözüme kavuşturulduğu davalardır. İstihkak iddiası, icra takip borçlusu veya üçüncü bir kişi tarafından yedi gün içinde ileri sürülebilir. 

Tanımdan da anlaşılacağı üzere mülkiyet hakkını koruyucu nitelikte olan bu davayı malik, haklı bir nedene dayanmayan zilyede karşı açabilir.

Bu davada malik; 

a- kendisinin malik olduğunu,  
b- zilyedin haklı bir neden olmaksızın malı elinde bulundurduğunu 

ispatla yükümlüdür.

2. İstihkak Süreci

Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.

İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.

Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97'nci maddenin 9'uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar (2004 Sayılı Yasa m. 96).

İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memuru dosyayı hemen icra mahkemesine verir. İcra mahkemesi, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir.

İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde merci takibin taliki talebini reddeder.

Takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36'ncı maddede gösterilen teminat alınır.

Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur. Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir.

Üçüncü şahıs, mercii kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.
 
Av. Ferman Kaya

İSTİHKAK DAVASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARI

ÖZET: Haciz adresinin ve hacizli malların borçluya ait olduğu kanıtlanamadığından; 3. kişi tarafından açılan davanın kabulü gerekir.

Yargıtay 21. Hukuk DairesiE: 2008/19610 K: 2010/299 T: 21.01.2010

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR
Uyuşmazlık 3. kişinin İİK’in 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.

Davacı 3. kişi, borçludan 11.3.2008 tarihinde boşandığını bildirerek borçlunun borcu dolayısıyla ev eşyaları üzerine konulan haczin kaldırılmasını istemiştir.

Dava konusu ev eşyaları 3. kişi durumundaki davacıya ait ev adresinde 1.4.2008 tarihinde haczedilmiş, davacı 3. kişinin istihkak iddiasına alacaklı vekilince karşı çıkılmıştır. Borçlunun takip dayanağı bonodaki adresi İstasyon Caddesi ... Yeşilköy adresidir. Borçluya ödeme emri 8.4.2008 tarihinde icra dairesinde tebliğ edilmiş, borçlu lehine olan sürelerden feragat ederek takibi kesinleştirmiş ve adres olarak mahkemenin kabulünün aksine takip adresi olan İstasyon Caddesi No: ... Yeşilköy adresini bildirmiştir. Haciz ise Ürgüplü Caddesi Kuşkonmaz SK. ... Yeşilyurt adresinde davacının huzuru ile gerçekleşmiştir. Haczin uygulandığı adres takip yada ödeme emri tebliğ adresi olmayıp, borçlu hacizde de hazır olmadığından, borçlunun haciz adresi ile ilgisi saptanamamaktadır. Bu durumda İİK’in 97/a maddesinde öngörülen karine davacı yararına olup, haciz adresinin ve hacizli malların borçlu ile ilgisinin davalı alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. Davanın 3. kişi tarafından açılmış olması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz.

Davalı alacaklı tarafından haciz adresinin ve hacizli malların borçluya ait olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt ileri sürülmemiştir. Aksine ispat yükü kendisinde olmamasına rağmen davacı 3. kişi tarafından, haciz adresinin çalıştığı firma yetkilisi tarafından kiralandığına ilişkin 1.6.2007 tarihli kira sözleşmesi sunulmuş, bu sözleşmede davacının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu görülmüş, yine hacizli malların bir kısmına uygunluk arzeden ve çalıştığı firma adına düzenlenen 20.7.2007 tarihli fatura sunulmuşmr.Anılan sebeplerle haciz adresinin ve hacizli malların borçluya ait olduğu-kanıtlanmadığından 3. Kişi tarafından açılan davanın kabulü yerine reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacı (3. kişiye) iadesine, 21.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder