17 Haziran 2015 Çarşamba

Fazla Çalışma Ücretinin İspatı ve Fazla Çalışma Ücretinden Yapılan Hakkaniyet İndirimine İlişkin Yargıtay Kararı

Fazla Çalışma Ücretinin İspatında İmzalı Bordronun Etkisi ve Fazla Çalışma Ücretinden Yapılacak Hakkaniyet İndirimi Dolayısıyla Vekâlet Ücreti Doğup Doğmayacağı...



Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

ESAS NO:2010/7747
KARAR NO:2012/15054
MAHKEMESİ: BURSA 3.İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2009
NUMARASI: 2008/890 - 2009/1227

DAVACI:………………………………

DAVALI: ... OTOMOTİV İNŞAAT TEKSTİL SANAYİ VE TİC. ŞTİ. ADINA  AVUKAT...

DAVA :Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Teknik Hakimi G. Gökkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

A- Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından gerekçe gösterilmeden feshedildiğini

İleri sürerek, kıdem ve ihbar Tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B- Davalı Cevabının Özeti:

Davalı, davacının 06.07.2008 tarihinde bölüm müdürüne yıllık izne çıkacağını söyleyerek resmi bir talepte bulunmadan işyerini terk ettiğini, davacıya gönderilen 21.07.2008 tarihli ihtarname ile iş başı yapması halinde aradan geçen sürenin yıllık izinden sayılacağını bildirildiğini, davacının buna rağmen işe dönmediğini, davacıya 25.07.2008 tarihinde tekrar işe davet ihtarnamesi gönderilmesine rağmen işe dönmediğini, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının ücret alacağı bulunmadığını, davalı işyerinde dört vardiya çalışması nedeniyle davacının fazla çalışma yapmadığını, hafta tatili iznini kullandığını, devamsızlık yaptığı sürelerin yıllık izne saydığını savunarak davanın reddini istemiştir.

C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kararlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, huzursuzluk çıkaran işçiye ihtar verme veya disiplin cezası uygulama olanağı varken yıllık izin belgesi alınmadan yıllık izne gönderilmesinin mantıklı bir açıklamasının bulunmadığı, izne gönderilen işçinin izin belgesi imzalamaması için sebep bulunmadığı, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı işyerinde üç vardiyalı çalışmasına rağmen davacının Pazar günleri de çalıştırılarak fazla çalışma yaptırıldığı, Temmuz 2008 saat kartına göre davacının Pazar çalışması yaptığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir

D- Temyiz:

Kararı, davalı temyiz istemiştir.

E- Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir (ESAS NO:2010/7747 S:2, KARAR NO:2012/15054).

2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatınla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görülen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumda, işçinin  bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

İş yerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici yada şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.

Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.

İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.

Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.

Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez  (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 23.6.2009 gün 200740862 E, 2009/17766 K; ESAS NO: 2010/7747, KARAR NO:2012/15054).

Sağlık kuralları bakımından günde ancak yedibuçuk saat veya daha az çalışması gereken işler hakkında yönetmeliğin 4 üncü maddesine göre, günde yedibuçuk saat çalışması gereken işlerde çalışan işçinin, yedibuçuk saati aşan çalışma süreleri ile yedibuçuk saatten daha az çalışması gereken işler bakımından yönetmeliğin 5 inci maddesinde sözü edilen günlük çalışma sürelerini aşan çalışmalar, doğrudan fazla çalışma niteliğindedir. Sözü edilen çalışmalarda haftalık kırkbeş saat olan yasal sürenin aşılmış olmasının önemi yoktur.

Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükmüdür. Ancak bu sınılamaya rağmen işçinin fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.).

Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD.11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Dairemiz önceki kararlarında; fazla çalışma ücretlerinden yapılan indirim, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davalı tarafın kendisini avukatla temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmekteydi (Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K.) Ancak, işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada, mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilinemeyeceğinden, Dairemizce 2011 yılı  itibariyle maktu ve nispi vekalet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş, bu tür indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsizliğe yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda, yukarıda değinildiği üzere fazla çalışma asıl alacağından yapılan indirim sebebiyle ret vekalet ücretine hükmedilmekle birlikte, borçlar kanununun 161/ son, 43 ve 44 üncü maddelerine göre, yine 5953 sayılı yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerde yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara neden olduğundan ve konuyla ilgili olarak avukatlık asgari ücret tarifesinde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve fazla çalışma asıl alacağından yapılan indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.


Somut olayda, davalı işyerinde üçlü vardiya sistemi ile çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir.

Buna göre, davacının görevli olduğu vardiya saatleri dışında çalıştığı yazılı delillerle ispat edilememiştir. Yine, hafta tatili çalışmalarına talep halinde ayrıca hükmedilmesi gerekirken, hafta tatili çalışmalarının fazla mesai çalışmaları içinde değerlendirilmesi hatalı olup hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir (ESAS NO:2010/7747 S:4, KARAR NO:2012/15054).


F- Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı  BOZULMASINA,  peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye  iadesine 30.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder